“Kırda bir piknik masasında pastanızı yerken hemen yanı başınızda bir aslan yalanıyor ve size
sevimli sevimli gülümsüyor. Sonra havalanmaya başlıyorsunuz. Uzakta, size doğru gelen
arkadaşlarınız görüyorsunuz. Ama ya aslandan korkarlarsa, diye kaygılanıyorsunuz. Oysa aslan
da sizin arkadaşınız...” Uyurken böyle garip filmler aklınıza nereden geliyor acaba? Peki, acaba özel bir anlamı var mı bu filmlerin? İnsanlar tarih boyunca bu soruları hep sormuştur. Çok eskiden rüyaların bazı gizli mesajlar içerdiği düşünülürdü. (Aslında birçok kültürde hâlâ öyle düşünenler var.) Bu nedenle insanlar rüyalara büyük önem verirdi. Onlara göre insanların, ailelerin, köylerin hatta devletlerin geleceği bu rüyalara bağlıydı. Eski Mezopotamyalılar kötü rüyaları gerçekleşmesin diye onları kilden yaptıkları toplara anlatır sonra bu topları da suya atarlardı ki eriyip yok olsunlar diye. Günümüzde de insanlar hala rüyalarda bazı gizli anlamlar olduğunu düşünebiliyor. Ama yaklaşık yüzyıldır bilim insanları uyku ve rüya konusuna da elattılar. Yoğun bir şekilde uyku ve rüyayı araştırıyorlar. 1900’lü yılların başında yaşamış Avusturyalı doktor Sigmund Freud’un bu konuda ilginç bir görüşü vardı. Ona göre rüyalar bazı mesajlar taşıyordu; ama bu mesajları aslında biz kendimize gönderiyorduk. Bunlar kendi gizli isteklerimizden gelen mesajlardı.
Freud hastalarına rüyalarında kendileriyle ilgili bu gizli mesajları çözmeye yardım ediyordu. Böylece hastalarının kendilerini daha iyi tanımalarını sağlıyordu. Freud’un görüşü uzun yıllar popülerliğini korudu ama 1950’li yıllarda başka bilim insanları yeni yeni görüşler ileri sürmeye başladılar. Çünkü birçok insanın gördüğü düşlerde aslında gizli isteklerden başka şeylerin de olduğunu düşünmeye başladılar...
Kaynak : Kumbara dergisi